Soru-Cevap

özel eğitime gönül veren, şuan ki donanımıyla yetinmeyip sürekli kendini geliştirmeye çalışan herkesin yeri burası. HOŞGELDİNİZ :) 1. Özellikle özelde çalışıpta memnun olmayan veya yaşadığı büyük sıkıntıları olan var mı arkadaşlar? 2. ya da çok memnun olan ben bunu yapıyorum harika oluyor diyen 3. Kavram Öğretiminde öğrendiğimiz yöntemlerden (özellikle yanlışsız öğretim yöntemleri) kaç tanesini kullanıyoruz.

Düşünce engelinden bahsetmek istemiyorum. Ama, nedense anlatacaklarım hep düşünce engeliyle bağlantı kuruyor. Toplumumuzda ve dünyada birçok engelli var. Bunların içerisinde bazıları yaşama katılmış, ya da katılmaları için yardım sağlanıyor. Bazıları da, yaşamdan ve yaşama hakkından tamamıyla soyutlanmış bir durumda, evlerinde her türlü teknolojiden ve yaşam hakkından yoksun bir şekilde, yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Engellilerin yaşadıkları hayatı ve dünyayı anlamak için, şöyle bir gözlerinizi kapayın ve düşünün. Muhakkak bunun sonucunda yüreğinizde bir cevap olacaktır. Gerçi anlatmakla görerek yaşamak arasındaki farkı, yaşayarak anlamak gerekir. Engellilerin bu hayatta yaşadıkları sıkıntıları anlamak için, bir engelli yakını ya da engelli olmak gerekmemeli aslında. Şöyle; bir günü kendinize ayırın. Örneğin; tekerlekli sandalyeye bağımlı olan bir engellinin karşılaşabileceği, birçok sorun sayabilirim sizlere. Engellilerin hayata, yaşama katılmaları açısından, dış çevreden başlamam gerekirse; Eğer bir apartman dairesinde yüksek katlardan birinde oturuyorsa merdivenlerden aşağıya inebilmesi için başkalarına muhtaçtır. Zar zor bin bir güçlükle inilir merdivenlerden. Ya da, bayır aşağı inip çıkmak gereken bir sokak ya da caddede oturuyorsa düşünün halini. Sonra eğer tekerlekli sandalyesi akülü değilse başlar ilk kırgınlıkları ve yorgunlukları. Kendi kendine tekerlekli sandalyesini itebiliyorsa, bir zaman sonra gücü tükenecek ve yoluna dinlenerek tekrar devam edecek. Bir yardımcısı varsa, bir nebze olsun kolları yorulmaz. Yol boyunca kaldırımlardaki çıkıntılar ve çöküntüler canını acıtır her seferinde. Hele birde yağmur sularının akması için konulan mazgallara, sandalyenin tekerlekleri girerse değmeyin çilesine. Herhangi bir kaldırıma istediği yerden veya başka bir yerden çıkamaz. Yani, yaya kaldırımları onların dostları değildir. Birçok sokak, cadde, hastane, arkadaşının evi, cafe, otobüsler, üst ve alt geçitler, tren istasyonları ve daha birçok şey onların dostları değildir. Tıpkı merdivenler gibi. Tuvalet ihtiyaçları gelse, ne yapacaklar? Sosyal faaliyet çoğunun yaşantısında yoktur. Olsa bile ne kadar yeterlidir ki. Bir doktora gitse bile, asansörü olmayan hastanede üst katlara çıkamaz. Asansörü olan hastanelerde ise, sağlıklı kişiler gördükleri halde, öncelikle kendileri binmek isterler. Üstelik hastayı itekleyerek bir vaziyette. Aslında bu anlattıklarım devede kulak kalır misali. Belki sizlerde çoğuna şahit olmuşsunuzdur. Doktorların muayenehanelerine gidilse bile, nedendir ki, bir türlü anlamış değilim. Muayenehaneleri hep üst katlardadır ve üstelik çoğunda asansörde yoktur. Olsa bile tekerlekli sandalye ve yakının girebileceği kadar geniş değildir. Üstelik bu engelli başka hastalıklara da sahipse, merdivenlerden inip binerken, yollarda gidip gelirken, kaba bir tabir olacak ama gerçek bu, canı çıkmıştır zaten. Her engellinin aynı imkan ve aynı yaşamı olmuyor. Yaşam standartları iyi olanlar, bir nebzede olsa, hayata tutunmaya çalışıyorlar. Ama, yaşam standardı iyi olmayan bir engelli, engelinde engeliyle karşılaşıyor. Böylece, bedensel engeline duygu engeli de ekleniyor. Yol boyunca giderken birçok meraklı bakış belki canını acıtıyor. Hepimiz unutuyoruz, yarının neler getireceğini. Bundan bi haber yaşıyoruz. Bu güzel yaşaması yeryüzünde, engellileri neden daha bir engelli konumuna düşürüyoruz. Hepimiz unutuyoruz, oysa zaman akıp geçiyor. Geriye dönüp baktığımızda ise elimizde ne kalıyor. Lütfen engellilere birer engel daha koymayalım. Ve yaşamlarını sürdürmeleri için yardımcı olalım.

arkadaşlar benden önceki ilk msj 1yıl önce atılmış öldük mü? hadi arkadaşlar başarabiliriz herkesi bekliyorum buraya... hatırlarsınız üniversiteye ilk geldiğimizde nasıl da şaşkın ama mutlu gözlerle bakardık etrafa ve heyecanla tanışmıştık. O heyecanı bugün de yaşıyorum.sizlerle olmak çok güzeldi.

arkadaşlar merhaba arkadaşınızı özlemişsinizdir deyip geldim:) Emrah arkadaşım Beyoğlu değil Beykoz RAM dayım 54 değil 55 ile atandım, lütfen amaaaa:) Hepinizi beklerim, ama değerlendirme için değil misafir olarak:)

merhaba arkadaslar, bende 2007 mezunlarından burcu. çoğunuzla azçok tanışıyoruz. sitede gezinirken sizi gördüm ve bu topluluk cok hosuma gitti ellerinize saglık diyorum. bende şimdi istanbul tohum da calısıyorum. ama seneye antalya da calısmayı dusunuyorum hem ozel ıstıyrum hem devlet ıstıyorum. sınava gırdım ama tekrar gırmeyı dusunuyorum bu sene. ama bı yandan da tohum ya da ozelden sonra devlete gecınce neler yasarım bılemıyorum:( seneye ozel olursa antalya ya yerlesıcem. antalya da calısan arkadasların fıkırlerıne ıhtıyacım var. mumkunse benı kurumlar hakkında bılgılendırır mısınız? herkese sımdıden tesekkurler...

emrah ıyı guzel calıyosunda cenede papuc kadar maasallah:)sızı guzel kılanda bu ama..

şubat atamalarında atanan arkadaşlar var mı? varsa kaç puanla nerelere atandılar???

okula başladığımda arkadaşlar günlük plan yapıyorlardı.ama bep yapan yoktu. kasım ayında müfettişler geldi ve ayrıntılı bir bep hazırlanırsa günlük plana gerek olmayacağını söylediler. ayrıntılı derken bep te kaba değerlendirme formları, araç gereçler, yöntemler, ölçüt bağımlı ölçü araçları ve her ders saati için hangi amaçları, hangi alt amaçları işleyeceğini gösteren bir uygulama takvimi, öğretim öncesi ve sonrası değerlğndirmeler gibi başlıkların yer alması gerekiyor. kolay gelsin, iyi çalışmalar...

okula başladığımda arkadaşlar günlük plan yapıyorlardı. ama bep yapan kasım ayında müfettişler geldiğinde

Sevgi, ülkemizde otizm tanısı koyma hakkı yasal olarak çocuk ve ergen psikiyatristlerine verilmiştir.Başka biri otizm tansıı koyamaz.Aynı şekilde,görme,işitme ve fiziksel sorunlar ile down sendromunda hastane raporu istenir.Çünkü bunlara tanı koyma hakkı doktorlarındır.Ramlar şüphelendiği durumlarda hastaneye yönlendirir.Ramlarda özel eğitimcilerin işi eğitsel planlama yapmaktır.Zeka testi kesinlikle veremezler.Eğer verdiği anlaşılırsa soruşturma açılır.Senin dediğin durum özellikle hastane raporlarında çıkıyor.Doktorlar doğru düzgün inceleme yapmadan rapor düzenliyorlar.Bu yüzden zihinsel engellere ramların tanı koyma hakkı vardır.

Merhaba arkadaşlar devlette çalışanalra bişey sorcam Ben bir arkadaşımdan özel eğitimciler bundan sonra günlük plan yapmicakları hakkında birşey duydum BEP yaptımız için gerekli görülmüyomuş. ama gerçeklik payı nedir bilmiyorum. Herhangi bir bilgisi olan varsa yardımcı olursa sevinirim iii akşamlar

evet gördüğüm test leiter di.ama ben raporda tam tersi ağır mr ye veriliyo diye biliyorum. RAM DA çalışan arkadaşar kurumlarınızda neler nasıl gidiyo yorumlarınızı bekliyorum.Peki süleyman siz test yapmıyosanız ramda ne yapıyorsunuz tam olarak.ben özel eğitimcilerin tanılama VE değerlendirme işinde olmaları gerktiğini düşünüyorum.otistik çocuğa bu otistiktir ya da hafif ağır mr budur şeklinde ama gerçek tanılamlar olmalı değil mi.yürüyen konuşan bütün kavramlara sahip bir çocuk merak ediyorum nasıl yüzde doksan özürlü olur!!!! herkese kolay gelsin arkadaşlar.

ramlarda testlere rehber öğretmenler girer.özel eğitim öğretmenleri giremez.yaş gruplarına göre agte,geçda,denver,leiter,wisc-r, kohs,porteus, goodenough ve şimdi aklıma gelmeyen bazı testler kullanılıyor. Bir de aynı performanstaki iki öğrenciden birine rapor verilip diğerine rapor verilmemesi durumu var.zihinselden rapor verebilmen için testlerin hafif mr çıkması lazım.öğrencinin zihinsel düzeyinin bu sınırın üzerinde olması durumunda rapor verilmez.öğrencinin akademik performansı aynı olmasına rağmen test sonuçları farklı çıkabilir.çünkü akademik performans zekanın kesin göstergesi değildir.

ramlarda testlere rehber öğretmenler girer.özel eğitim öğretmenleri giremez.yaş gruplarına göre agte,geçda,denver,leiter,wisc-r, kohs,porteus, goodenough ve şimdi aklıma gelmeyen bazı testler kullanılıyor. Bir de aynı performanstaki iki öğrenciden birine rapor verilip diğerine rapor verilmemesi durumu var.zihinselden rapor verebilmen için testlerin hafif mr çıkması lazım.öğrencinin zihinsel düzeyinin bu sınırın üzerinde olması durumunda rapor verilmez.öğrencinin akademik performansı aynı olmasına rağmen test sonuçları farklı çıkabilir.çünkü akademik performans zekanın kesin göstergesi değildir.

Herkese merhaba en son bende devlet özel yorumu yapmıştım.ara ara konu yine buna dönüyo gördüğüm kadarıyla.Aslında farklı kurum örneklerini paylaşmamız çok iyi.ama şunu söylemeliyimki ilden ile okuldan okula herşey değişiyor.ben asla devlet derken şimdi illaki devlet diyorum.tabi herkesin düşüncesi kendine.şu an antalya finikede yeni açılan karçiçekleri rehabilitasyon merkezinde saygı görerek ve huzurla çalışıyorum.ama ileriki yıllarda ram da olmak bu özürlü raporlarına el atmak istiyorum:) ramların anadolu mezunlarına çok ihtiyacı var şu an. RAM DA çalışan arkadaşlarım,belki anlatmışsınıdır ama tekrar bilgi verir misiniz hangi testleri kullanıyorsunuz?değerlendirmelerde. ve çok merak ettiğim bir konuda var yeni bişeyler çıkıyo herzamanki gibide.Ram neden bir kuruma gidicek çocuğa rapor veriyor diğerine vermiyor,kaynaştırma yazıyor.not:iki çocukta aynı performansta. ram da çalışan her arkadaşımdan farklı yorumlarını bekliyorum.

selamlar yorumlarınıza kesinlikle katılıyorum arkadaşlar. bana fazla söz bırakmamışsınız. değerli bir hocamın sözünü eklemek istiyorum ; özel sektörde eğitim veren kurumların büyük bir çoğunluğu sade ve sadece parayı, çok az bir kısmı ise ; önce parayı sonra eğitim vermeyi düşünür. şunu da unutnayalım ki bazı kesimlerin kötülediği Milli Eğitim aynı zamanda onların açtığı kurumları da finanse ediyor....

Benim ilk yorumumdan dolayı yaptığın yorumda "eğer mehmet hocamızın düşüncesiyle ilerlersek özel sektörde bir çok patron işini yapıcak ve eğitim denen gelişme denen hiç birşey olmayacak" diye bir çıkarım yapmışsın..eee be emrah kardeş ya çok yoğunsun kurumun işlerinden dolayı okuduğunu anlamıyorsun yada sen kendini köreltmişsin şimdiden ki anlamak istemiyorsun...benim burada savunduğum düşünce ''SENİN DE BAĞLI OLDUĞUN KURUMDA DAHİL OLMAK ÜZERE BİRÇOK KURUM PERSONELİNİ KÖRELDİ DİYE, PERSONEL EĞİTİM AÇISINDAN YETERSİZ, BU SEBEBLE KURUMUMUZA EĞİTİM AÇISINDAN FAYDASI OLMAZ İŞİNE SON VERELİM DİYEN BİR KURUM YOK..KEŞKE AMA KEŞKE OLSAA BÖYLE DÜŞÜNEN KURUMLAR..." PERSONELİN çıkarılma sebebini yukardaki yorumlarımda yazdım...Personeli eğitim açısından yetersiz görüp iişten çıkartan bir tek kurum ismi verin bana varsa???? Emrah kardeşim kendini haklı çıkartmak adına gerçekleri gözardı ediyorsun bunu da bağlı bulunduğun kurumdaki yerini sağlama almak kaygısından olduğunu dşünüyorum...ve yazdığın yorumlarda laf dolaştırmaktan öteye açık anlaşılır bir ifade yok..bu da senin tarzın diyelimm ne diyebiliriz ki başka... iyi çalışmalar..

son olarak şu "biz anadolu üniversitesi mezunuyuz,farklıyız" konusu var.tamam şunu kabul ediyorum,bizim hocalarımız daha iyidi,derslerimiz daha ağırdı,eğitim daha iyiydi falan ama emin olun bunlar iş hayatında ciddi avantajlar doğurmuyor.önemli olan yaptığın işi sevmek,aldığın paranın hakkını vermeye çalışmaktır.o yüzden etiketin çok önemli olmadığına inanıyorum.

birde rehabilitasyon merkezlerinin tüm yıl eğitim vermesi,okulların yazın kapanması mevzusu var tabiki.sen demişsin ki rehabilitasyon merkezleri hiç kapanmıyor o yüzden gerileme olmuyor,okullar ise yazın kapanıyor. o yüzden gerileme oluyor.şunu belirtmek isterim ki rehabilitasyon merkezleri okulların olmadığı ya da yetersiz olduğu yerlerde çok önemli bir boşluğu dolduruyor.ama rehabilitasyon merkezlerini okullara alternatif gibi sunmak en hafif ifade ile bir gerçeği saptırmaktir.haftada 30 saat eğitim veren bir kurum ile ayda 6 saat bireysel eğitim veren bir kurumu aynı kefeye koymak bana garip geliyor.kabaca bir ders saati hesabi yaptığımızda bir okulun yılda verdiği ders saatini rehabilitasyon merkezinin yakalaması için 16,17 yıl eğitim vermesi gerekmektedir.

birde sözleşmeli öğretmenlik mevzuu var.bu durumu kesinlikle tasvip etmiyorum öncelikle bunu söyleyeyim.sen demişsinki sözleşmeli öğretmenlikte devlet beğenmediğini öbür sene işten çıkaracak.hem diyorsun devlette kaidelere uyduktan sonra hiç kimse sana dokunamaz,hem diyorsun devlet beğenmediğini işten çıkaracak.kendi savunduğun şeyi 3,5 cümle sonra reddediyorsun.bir de meb de sözleşmenin fesih durumunu bilmeden yazmışsın.öbür sene sözleşmeyi fesheder demişsin.bence mevzuata bak,durumun hiçte öyle olmadığını görürsün.

Emrahh hoca türkiye gerçekleri ile tanışmak için kafanı eskişehirde bağlı bulunduğun kurumun penceresinden dışarı çıkarmanı öneririm...Bulunduğun kurumda bir ihtimal kendini kanıtlayamayann bir personel işten çıkartılmış olabilir ancak bu her kurumda böyledir diye düşünmek çok anlamsız..Çünkü bir çok kurum biliyorum eğitimi önemsemeyen personel imza atsın gerisi boş diyen...bir önceki yorumumda yazdığım sebepler dolayıda işinden olan birçok arkadaş biliyorum..Türkiyede 2.ooo kurum var ise bunun 1500-1800ü tamamen ticari kaygılar üzerine inşaa edilmiştir...diğerleri ise işini tamamen doğru yaptıkları söylenemez elbet kötünün iyisi...ben çok duyumlar aldım esk.te çalışıpta 3-5 aydır maaşını alamayan personeller hakkında...öğrenciye sağlandığı iddia edilen kaliteli eğitim hassasiyetini personel maaşlarınında zamanında ödenmesi konusunda gösterilmelisi gerektiğini düşünüyorum..İnsanların koltuk sevdalarını düşündükleri kadar çalışma arkadaşlarınıda düşünmesi gerektiğini söyleyebilirim emrah kardeşim...<BR>iyi çalışamalar...