18-06-2020 |

YÜZLEŞME

Henry Ford'un da dediği gibi; 'Yapamayacağınızı düşünüyorsanız, haklısınız, yapamazsınız.' Ancak şunu eklemeliyim ki; 'Yüzleşmek't

Ne kadar güçlüsünüz? Ne kadar dayanıklı ve cesursunuz? Ne kadar gözü peksiniz? Hayır, tabi ki de bilmem kaç kilo ağırlığındaki bir şeyi bilmem kaç joule’luk (Jul’luk) güç ile kaldırmanızdan – indirmenizden bahsetmiyorum. Benliğinizin gücünden bahsediyorum. Kendinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Hatalarınızı, eksikliklerinizi, güçlü- güçsüz yanlarınızı ne kadar biliyorsunuz? Peki, bunları öğrenmek için korkmadan çaba sarf ediyor musunuz? Kısacası kendinizle ne kadar yüzleşiyorsunuz? Ve bunu doğru yapıyor musunuz?

Evet, bu haftaki konumuz ‘yüzleşmek’. Eğer bu yazının devamını bile getirmek sizi ürkütüyorsa sayfayı sağ üstteki çubuktan kapatabilirsiniz. Henry Ford’un da dediği gibi; ‘Yapamayacağınızı düşünüyorsanız, haklısınız, yapamazsınız.’ Ancak şunu eklemeliyim ki; ‘Yüzleşmek’ten kaçamazsınız.

Devam mı etmek istiyorsunuz? E, hadi okudukça aşağı kaydırabilirsiniz öyleyse… İyi okumalar sayın cesur okuyucu…

TDK’da yüzleşmek; yüz yüze gelmek şeklinde tanımlanmış. Sadece üç kelimeyle anlayacağınız. Ancak hepimiz yüzleşme eyleminin bu kadar basit tanımlanamayacağını biliriz. Hele ki yüzleşmesi gereken kişi, kişinin kendisiyse. Bu bazen her şeyden zor olabilir. İnsanın içinde daha önce hiç tanışmadığı birisiyle tanışma süreci oldukça yıpratan bir durum olabilir. Kendinizi bütün yönlerinizle ele almak, gölgenizde kalan kısımlarınıza yolculuk yapmak, korkularınızla, üzüntülerinizle, görmezden geldiklerinizle yüzleşmek zor olduğu kadar değerlidir de. Kişi bu yüzleşmeyi yaptığı takdirde kendisinin farkına varır, olgunlaşır, gelişir ve varoluşunu anlamlı hale getirir. Ancak tabiki bunu doğru yapmak gerekir. Bunu samimi ve tüm yönleriyle yapmak olmazsa olmazdır. Seçtiğiniz gerçeklerle yüzleşmek kendinizi kandırmaktan öteye gitmeyen bir davranıştır. Bu yüzden yüzleşme işini; objektif, tüm yönleriyle, samimiyetle ve cesurca yapmak sizi istediğiniz o hedefe ulaştıracaktır.

Peki, bu yüzleşme işini, daha doğrusu kendinizle yüzleşme işini nasıl yapmalısınız? Dilerseniz bunlara sırasıyla değinelim:

1) Kendinizle kendiniz gibi yüzleşin! Bu kendinizle yüzleşmenin en olmazsa olmaz kuralıdır. Samimi ve içten olun. Gerçek sizinle tanışın. Kendinize nasıl bir insan olduğunuzu sorun. Eksikliklerinizi, zayıflıklarınızı, hatalarınızı kabullenin. Kabul etmediğiniz ya da edemediğiniz bir yanınızla yüzleşmek her ne kadar zor olsa da sürekli kendinizi kandırmayı sürdüremeyeceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Ve şunu da unutmayın; kendinizi kandırmak dünyadaki herkesi kandırmaktan zordur.

2) Duygularınızın adını koyun! Önce duygularınızla yüzleşmek ve bu duygunun adını koymak durumu kolaylaştırır. Bir süre soluklanın ve kendinize ‘Şuan ne hissediyorum?’ diye sorun. Ve buna dürüst cevaplar verin. İnsanlar günlük yaşamlarında duygularına kulak vermeyi unutur ve onları göz ardı eder. Yaşadıkları pişmanlıklar, hayal kırıklıkları, keşkeler birikir birikir ve kişinin elinde sadece depresif duygu durumu kalır. Bu duyguyu aşamayan bir beden mücadele edemez ve başarılı olamaz. İlk adım duyguları sağlamlaştırmak ve temiz düşüncelerin yolunu açmaktır. Bunun içinde tabi ki önce bu duyguyu tanımak şarttır.

3) Cesur olun, kendinizi saklamayın! Unutmayın, kendinizi oldurmak, geliştirmek, benliğinizi bütünlemek ve olgunlaşmak için kendinizle cesurca yüzleşmelisiniz. Aksi takdirde kendinizi tanıyamaz, çözmeyi umduğunuz karmaşıklıkları çözemezsiniz. Sadece sorunları bir süreliğine halının altına süpürmüş olursunuz. Ve önemsenmeyen psikolojik faktör ise er ya da geç intikamını alır.

4) Kendinizle iletişimi kesmeyin! Kalp ve akıl birlikteliğine Türkçe ’de ‘can’ denir. Kendini saklayan, aklıyla düşünceleriyle iletişime geçememiş bir kalple, duygularının, arzularının, tutkularının, dürtülerinin ona ne söylediğini anlamayan bir insan can oluşumunu gerçekleştiremez. Aklınız ve kalbinizin sürekli iletişim halinde olduğundan emin olun. Arada bir hislerinizi ve düşüncelerinizi yoklayın. Göreceksiniz ki bu kısa süreli yüzleşmelerden sonunda hep siz kârlı çıkacaksınız.

5) Kendinize zaman tanıyın! Zaman içinde yol alırken kat ettiğimiz çeşitli dönemeçlerdeki zorunlu, kaçınılmaz yüzleşmelerde bizi güçlü kılacak şey yine zamanın kendisidir. İç gücümüzü bizi yine zaman kendisi verecektir. Eğer yüzleşmeler sizin için çok sancılı geçiyorsa biraz soluklanmak size iyi gelecektir. Ve Huxley’e kulak verin: ‘ Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.’

6) Yardım istemekten çekinmeyin! İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Hayatta sosyallik insanı bunca zamandır hayatta tutuyor desek yanılmayız. Yardım istemek bu sosyalliğin en büyük parçasıdır. Bu istek bir güçsüzlük göstergesi değil farkındalık belirtisidir. Aradığımız yardımı bulamadığında veya daha profesyonel bir yardım gerektiğinde ise bir uzmana danışmak en doğru seçenektir. Bu profesyonel yardımın bir parçası olmak bizi de mutlu edecektir.

Eveet.. Geldik bu haftaki yazımızın sonuna. Son olarak şunları yazmadan kağıdı kalemi bırakmak istemedim elimden:

*Evet, bu yüzleşme işi sancılı bir süreç, evet sonuçları bazen umduğumuz gibi gitmiyor. Ancak bunu doğru yaptığımızda ise yüzümüze vuran her güneş ışığı ve rüzgar bizi daha da kendimiz yapmaya başlıyor, inanın. Yaşadığınız her anı sizi daha güçlü kılıyor.

Yorumlar (1)

[ Üyelere Özel ] 24-09-2020 11:49:54

Uzun zamandır unuttuğumuz bir konuya değinmişsiniz, çok işime yaradı emeğinize sağlık çok teşekkürler..?

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Psikolog