KİŞİLERARASI İLİŞKİLERDE BESLEYİCİ VE KETLEYİCİ TARZLAR

Kişilerarası ilişkiler, besleyici ve ketleyici tarzlar, sosyal ilgi ve bileşenleri ve konu ile ilgili manidar sözler verilmiştir.
Birey kendini ve çevresini tanıma sürecinde yoğun bir biçimde kişilerarası ilişkilerden yararlanmaktadır. Kişilerarası ilişkiler, iki veya daha fazla birey arasında meydana gelen ve tanışık olma seviyesinden samimiyet düzeyine kadar farklı yakınlık düzeylerinde oluşabilen ilişkiler olarak değerlendirilmektedir (İmamoğlu, 2009)
TDK (2022)'ya göre ilişki, "iki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet ve temas" olarak tanımlanmaktadır
"İnsan ilişkileri" kavramı ise en geniş tanımıyla, insanlar arasındaki çatışmaları, işbirlikçi çabaları ve grup ilişkilerini ifade etmektedir
Plutchik (1997)'e göre kişilerarası ilişkiler, bireylerin diğerleriyle olan ilişkilerinde karşılaştıkları duygu, düşünce ve davranış tarzlarıdır. Kişilerarası ilişkiler en az iki kişinin oluşturduğu ilişkilerdir ve kişinin diğeri hakkındaki fikirleri, diğerini nasıl hissettiği, diğerinin fikir, hal ve hareketlerine yönelik beklentileri, diğerinin hareketlerine karşı ne tepki verdiği gibi bileşenleri içermektedir. Bu kavramı kişilerarası iletişim kavramı ile karıştırmamak gerekmektedir (Akdur ve Batıgün, 2017)
Doğumdan yetişkinliğe kadar kişilerarası ilişkiler partnerlerin birbirlerinin hedeflerini takip etmelerini desteklemesi yoluyla şekillenir. Bebekler; yemek, rahatlık ve güvenlik gereksinimlerini karşılayan bakıcılarıyla; gençler, kendilerine arkadaşlık eden, yönlendirmede ve tavsiyede bulunan akranları, öğretmenleri ve danışmanlarıyla; yetişkinler ise kişisel ve kişilerarası hedeflere ulaşırken kendilerini destekleyen romantik partnerleri, arkadaşları, akademik ve mesleki hedeflerini kolaylaştıran profesörler, meslektaşlar ve danışmanlarıyla sosyal bağlar kurarlar ve ilişkiler geliştirirler. Bu bağlamda, yaşam boyunca insanların, hedeflerine doğru ilerlemelerini kolaylaştıran insanlarla ilişki kurdukları ifade edilebilir (Orehek vd., 2018)
Bireyler diğerleri ile bir ilişki kurarken samimiyet dereceleri, tanışık olunan ortamların özelliği, kişilerin ahlaki davranış ve nezaket anlayışları ve yakınlık oluşturma süreleri gibi birden çok faktör mevcuttur. Tüm bunlar ve yaşamın getirisi olan insan ruhunu şekillendirici birçok etken kişilerarası ilişki tarzlarını etkilemektedir. İnsanlar bu sayede kendi değer düşünce ve davranış biçimlerini, olumlu ve olumsuz yönlerini keşfedebilmektedir. Bütün bu değinmiş olduğumuz faktörler açısından bir çıkarımda bulunacak olursak kişilerarası ilişkilerin bireyin yaşamına zenginlik katmasına, benliğini keşfine ve benlik algısını değiştirme-geliştirmesine ve yalnızlığını azaltıp daha sosyal olmasına yardımcı olduğu söylenebilmektedir (Kaya, 2017).
Kişilerarası ilişkiler bireye yalnızca karşısındakiler hakkında ipucu sağlamaz. Aynı zamanda bireylerin benlik algısını, kendine yüklemiş olduğu değeri, kendilerini nasıl ve toplum içerisinde nerede algıladıkları hakkında da bilgi sağlar ve bireylerin bunu yaşam içerisinde test etme imkânı oluşturmaktadır.
Kişilerarası ilişki, insanların diğer kişilerle olan ilişkilerde yaşanılan duygu, düşünme ve davranış stillerini ifade etmektedir. (Plutchik, 1997; Saymaz, 2003)
Kişilerarası tarzın, bireyin belirli bir durum karsısında gösterdiği davranıştan farklı olarak, çeşitli ilişki ve durumlarda genel olarak sergilediği temel davranış eğilimi ve kişilik örüntüsü olduğu belirtilmektedir.
Kişilerarası ilişki tarzları farklı sınıflandırmalarla ele alınıp incelenmiştir.Bu yazıda besleyici ve ketleyici tarzlardan söz edilecektir.
Bireyler kişilerarası ilişkiler kurarlarken besleyici ve ketleyici olmak üzere belirli tarzlar kullanmaktadırlar. Bu tarzlar, kişilerarası ilişkilerin dinamik bir parçasıdır. Besleyici ilişkiler, dolaysız ve dürüst konuşmalardan oluşan, açık ve doğal ilişkilerdir. Ketleyici ilişkiler ise, besleyici ilişkilerin tersine, doğallıktan uzak, diğer bireylerle kurulan iletişimi geliştirme çabası içermeyen ilişkiler olarak tanımlanabilmektedir (Greenwald, 1973). Besleyici ilişki tarzı, ihtiyaçlarını karşısındakine açıkça ifade etme, karşısındakine kabullenici ve saygılı bir tarzda yaklaşma, yapıcı konuşma gibi açık ve saygılı olarak değerlendirilebilecek olumlu özelliklerle karakterizeyken; ketleyici ilişki tarzı kendini üstün görme, karşısındakini küçümseme, başkalarına sözle sataşma ya da onlarla alay etme, kolayca öfkelenebilme gibi özelliklerle açıklanmaktadır (Şahin, Durak ve Yasak, 1994).
Besleyici ilişki tarzının nasıl özellikler barındırdığına bakılacak olursa iletişimin açık olduğu, bireylerin karşılıklı olarak güven duygusunu tadabildiği, karşılıklı aktarımın kopmadan gerçekleşebildiği, iletişim halindeyken bireylerin kendisini iyi hissettiği ve hayattan daha keyif aldığı, kendisine dair özelliklerini de en az karşısındaki bireylerin özellikleri kadar tanıdığı, davranışsal olarak da yeni kazanımlar edinebileceği, empati duygusunun ön plana çıktığı, karşılıklı sınırların katı ve aşılmaz olmadığı ilişki tarzı olduğunu söylemek mümkündür.
Zehirleyici (ketleyici) ilişki tarzı :Yıkıcı etkiye sahip, bireyin karşılıklı iletişimi sonrasında ona daha kötü hissettirebilen ve ilişki sonrasında herhangi bir katkı sağlamayan ilişki biçimi ketleyici (zehirleyici) ilişki tarzı olarak tanımlanabilmektedir (Greenwald, 1999). Besleyici ilişki tarzının aksine küçümseyici tavırlar sergilenmesi, karşıdaki insana saygı gösterilmemesi, kaba ve saldırganca davranışlar ile ilişki kurulan bireylerin rahatsız edilmesi gibi durumlar da olumsuz yani zehirleyici ilişki tarzlarının içerisinde yer almaktadır. Zehirleyici ilişki tarzları besleyici ilişki tarzının aksine doğru ve sağlıklı iletişimi güçleştirmektedir (Pişkin, Sayan ve Durukan, 2002).
Besleyici ilişki tarzı ile kıyaslandığında zehirleyici (ketleyici) ilişki tarzı daha net anlaşılabilecektir. Örneklerle ilerlemek gerekirse besleyici ilişkiler kendilerini ve ihtiyaçlarını ilişki kurdukları bireylere açık ve anlaşılır bir biçimde ifade etme, karşısındakine kabullenici ve saygılı bir biçimde yaklaşma ve yapıcı bir biçimde konuşma gibi olumlu özellikleri barındırırken; ketleyici (zehirleyici) ilişkiler kendini üstün görme, karşısındaki insanın hislerine ve düşüncelerine saygı göstermeme, onu anlamaya çalışmak yerine reddetme, alay etme, küçümseyici tavırlar gösterme ve hoşnut etmeyen sözlerle rahatsız edici olma gibi özellikleri içinde barındıran ilişki tarzıdır. Besleyici ilişki karşılıklı anlayış ve saygıya dayanırken zehirleyici ilişki tarzında zorlama, yönetme arzusu ve baskı vardır. Dolayısıyla besleyici ilişki tarzı karşılıklı güven ve saygı ortamını oluşturduğundan daha uzun soluklu olabilmekteyken ketleyici (zehirleyici) ilişki tarzlarını sürdürmek güçtür (Batıgün ve Şahin, 2009).
Olumsuz kişilerarası ilişki tarzları, bireylerin ilişkilerinde çatışma ve problemler yaratırken ilişki doyumunu ve yaşam doyum düzeyini olumsuz yönde etkilemektedir. (Batıgün, 2004) Olumlu kişilerarası ilişki tarzına sahip bireyler, ilişkilerinde empatik, açık ve saygılı davranırlar. bu bireylerin ilişkiyi sürdürme ve geliştirme adına özverili, esnek ve güvene dayalı bir ilişki sürdürecekleri düşünülebilir.
Kişilerarası ilişki sürecinde ilk aşama kontak kurmadır. Göz kontağı, tanışma, konuşmanın başlaması ile ilk kontağın kurulmasından sonra, beden dilinin çözülmesi gibi algılama süreçleri işlemeye başlamaktadır. Göz kontağının devamı ya da konuşmanın derinleşmesi gibi etkileşimsel ipuçları ile ilişkiyi devam ettirecek etkileşim ve paylaşımlar ortaya konur. Bu aşamada eğer taraflar birbirinden hoşlanmaz ve ilişkiyi başlatmak yerine bu noktada sonlandırmak isterlerse, geri durma, göz kontağından kaçınma, beden dili gibi ifadeler ile kaçınma stratejileri sergilenir. Aksi durum söz konusu olursa, ilişkide ikinci aşama, ilgi/alakanın (involvement) gelişmesi aşamasına geçilir. Bu aşamada taraflar birbiriyle ilgilenmekte, birbiri hakkında daha fazla şey öğrenmeye başlamaktadır. Artık sosyal ve duygusal ilişki başlamıştır. Taraflar diğeri ile kendi için önemli olan şeyleri paylaşmaya başlamakta, ortak yaşantılar ve ortak çevre oluşturulma çabası içine girmektedirler. İlginin ardından, üçüncü aşama yakınlık aşaması oluşmaktadır. İlişkinin bir müddet devam etmesi ardından daha yakın, daha özel paylaşımlar ortaya çıkmaktadır. Tanışıklık artık yakınlığa dönüşmüştür. Duygusal yakınlık ve duygudaşlık, karşılıklılık söz konusudur artık. Kişilerarası ilişkilerin gelişmesinde son aşama ya yakınlık devam etmekle birlikte daha köklü paylaşımların ortaya çıkması ya da paylaşımların ve dikkatlerin daha azalması şeklinde devam eder. Bu aşama ilişkinin doyumuna göre belirlenir (Graham ve Lafollette, 1989). Verderber ve Verderber (1995) tanışıklığı, ismini bildiğimiz, fırsat bulduğumuzda konuştuğumuz, ancak derin ve duygusal paylaşımın olmadığı, etkileşiminin sınırlı olduğu ilişkiler olarak tanımlarken; yakın arkadaşlığı ise işbirliği, güven, yakınlık, paylaşım, kendini açma ve özel yaşantıların yoğun olarak paylaşıldığı ilişkiler olarak tanımlamaktadırlar (Martin ve Thomas, 2000; Akt. İmamoğlu, 2008)
Kişilerarası ilişkileri olumlu ya da olumsuz etkileyen üç etmenin önemine dikkat çekilmektedir. Bunlardan ilki, insanın diğer insanlarla kurduğu ilişkisinde saygı ilkesine yer vermesi ve onları kendilerine özgü nitelikleri ile sıcak bir kabullenmeyle kabul etmesidir. İkincisi, insanın karşısındakini empatik bir anlayışla, onun dünyasını ve kendisini onun gözlerinden görme hassasiyetini göstererek dinlemeye çalışmasıdır. Üçüncüsü ise bağdaşım/sahicilik ilkesidir ki, bu da insanların kendi içlerinden geçen duyguların farkında olmaları ve mümkün olduğu kadar oldukları gibi görünmeye, düşündükleri gibi ilişki kurmaya çalışmalarıdır. Aynı zamanda bireyler bu üç ilkeyi bir arada yerine getirilebildikleri ölçüde kişilerarası ilişkilerini olgunlaştırabilirler. (Baymur, 1994)
Bir araştırmada ''Diğer insanlarla ilişkilerinizde (ilişkiyi başlatma ve devam ettirmede), sizin için önemli temel faktörler nelerdir? '' sorusu sorulmuş.
Bireylerin Cevapları şöyledir:
- Güven
- Saygı
- Sevgi
- Art niyetin olmaması
- Dalaverenin olmaması
- Bencilliğin olmaması
- Değer verme
- Değerlerine saygı duyma
- İğneleyici, ima edici davranışların olmaması
- İhanet etmemek
- İkiyüzlülüğün olmaması
- Bağlanma
- Sadakat
- Samimiyet
- Sır saklama
- Sırdaş olabilmek
- Tutarlı olmak
- Yakınlık hissetme
- Onaylanma
- Önemsenmek ve bunu hissetmek
- Bireyselliğin korunması
- Hoşgörü
- Ilımlı olma
- İçtenlik
- Açık olma
- Objektif değerlendirme
- Açık sözlülük
- Birliktelik
- Ortak ilgiler
- Empati kurabilmek (İmamoğlu, 2008)
İnsanın, hayatın her alanında diğer insanlarla ilişki kurma gereksinimi, insanı bu ilişkileri koruyacak düzenlemeler yapmaya ve yapılan düzenlemelere katkıda bulunmaya yöneltir. Her sağlıklı bireyin nihai amacı, kendi potansiyellerini kullanma ve diğer insanlarla olan ilişkilerini de en üst düzeye çıkarmaktır.
Soyer (2003)'e göre sosyal ilgiye sahip olan birey, başkalarına yardım etmeyi, onlarla bütünleşmeyi, eşitliği ve onları da içeren bir mutluluğu benimsemektedir. Bir başkasına ilgi göstermek, onun gözüyle bakabilmek, dayanışma içinde olmak, diğerinin iyi oluşuna katkı sağlamak ve ortak kazanımlar içinde olmak ilişkiyi güçlendirecektir. Sosyal ilgi, çevreyle ilişkili olmak, benmerkezciliğin ve yalnız kendi için kaygılanmanın karşısında yer almak ve aynı zamanda toplumsal uyumun yanı sıra kişisel uyumu sağlama konusunda da bireylere yardımcı olmaktır. (Geçtan, 2010). sosyal ilgi kavramının da arkadaşlık, empati, sempati, iş birliği, dayanışma, tolerans, ilgi ve bakım göstermek gibi özelliklerle tanımlandığı görülmektedir. Sosyal ilgi ve besleyici tarz içinde empati, iş birliği, dostluk ve insan sevgisinin yer aldığı kavramlardır.
Sosyal ilgi, tüm insanlarla birlikte toplumu oluşturan bir bütünün katkı sağlayıcı parçası olarak hissetmeyi ve temelinde bireyin ben merkezlilikten uzak bir şekilde kendisi dışındaki bireylere değer vermesini ve onların huzuru için yapılan eylemleri içeren bir kapasite olarak görülebilir
Kaplan (1986) da yine sosyal ilgi kavramına netlik kazandırmak ve yaşantılar yoluyla elde edilen bir kavram olduğunu vurgulamak için bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olmak üzere üç bileşenle kavramı açıklamıştır. Bilişsel bileşenler arasında; toplum huzuru ve refahının diğer kişilerle uyum içinde yaşanmasıyla sağlanabileceğine dair inanç, insanların kendisi için rahatsız olacağı davranış ve tutumları başkaları için de yapmaktan kaçınması gerektiğine duyulan inanç, toplum içerisinde herkesin eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğuna dair inanç ve bu doğrultuda belirlenen amaçların insanlığa katkı sağlayıcı tarafta bulunması gerektiğine dair inanç sayılabilir. Güven, ait olma, toplumsallık, iyimserlik, samimiyet gibi duygular da duyuşsal bileşenler arasındadır. Davranışsal bileşenler arasında ise ortak işbirliği, dayanışma, paylaşımcı olma, saygılı olma ve empatik olma gibi davranışlar yer almaktadır. Bu üç boyutun birbiriyle etkileşimi sosyal ilgiyi açıklamaktadır (Akt: Erginsoy, 2010).
Son söz
Konumuzla ilgili olabilecek sözler
MERAKI OLMAYAN HİÇBİR ŞEY ÖĞRENEMEZ. J. W. Goethe
MERAK VE ARAŞTIRMA, BEYNİ ÇALIŞTIRIRKEN, GELİŞTİRDİĞİ OLUMLU KİŞİLİK İLE DE TOPLUMA YANSIR
HİÇBİR ÖZEL YETENEĞİM YOK. YALNIZCA TUTKULU BİR MERAKLIYIM.. Albert Einstein
DOST, ARKADAŞ EDİN!.. İYİ ARKADAŞ EDİNMEK SENİN YARARINADIR. ÇÜNKÜ DOSTLARIN, SENİN SEVİNCİNİ DE KEDERİNİ DE PAYLAŞIRLAR.
Dostluk ve Hakikat gibi iki iyi arasında seçim yapmanız gerekirse tereddütsüz Hakikati seçin. Zira bağlı kaldığınız Hakikat daima karşınıza gerçek dostları çıkaracaktır.
Yarıya kadar dolu olan su testisi söz konusu olduğunda, iyimser "Yarısı dolu"; kötümser ise "Yarısı boş" der.
Yüzünü güneşe çeviren insan, gölge görmez.
KENDİNİZ İÇİN ÖZENLE AYIRDIĞINIZ ŞEYLERDEN BAŞKALARI İÇİN HARCAMADIKÇA GERÇEK ERDEME ULAŞMIŞ OLAMAZSINIZ.
Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır. Michel de Montaigne
Başkalarına yardımcı olun; o zaman vicdanın kendisi sizi beğenecek ve başkaları size teşekkür etmese bile, vicdanınız sizi mutlu ve memnun edecektir.
Başarısızlık ve felaketlere rağmen, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar daha çok, cesur bir anne baba tarafından büyütülmüş olanlardır. Kendine güvenen insanlar cesur insanlardır.
Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak Kızılderili atasözü
Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe... Balzac
Bazı kimseler başkalarını incitmekten zevk duyarlar. Fakat gelecekte bu hareketlerinin sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde kalacaklardır. Karşılaşacakları zorlukları hayal edecek durumda değiller. Her ne yaparsanız onun sonucuna katlanacaksınız.
BAŞKALARINA İYİLİK YAPAMIYORSANIZ, EN AZINDAN ONLARA ZARAR VERMEYİN, DUYGULARINI İNCİTMEYİN
DÜNYANIN HERHANGİ BİR YERİNDE ÇEVREYE VERİLEN CİDDİ BOYUTLARDAKİ ZARARIN HERKESİN SORUNU OLDUĞU VE HEPİMİZİ TEHDİT ETTİĞİNİ KABUL ETMEDİKÇE, HİÇBİR ETKİLİ ÖNLEM ALAMAYIZ.
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL. İÇSEL MUTLULUĞA GİDEN EN KISA YOL BUDUR
SEVGİYİ, DÜNYADAKİ TÜM KÖTÜLÜKLERE KARŞI BİR ZIRH GİBİ GİY. BU ZIRH, HİÇBİR SİLAHIN DELEMEYECEĞİ TEK KALKANDIR.
İNSANLAR BİRBİRİNE YARDIMDAN EL ÇEKTİKLERİ GÜN İNSANLIK YOK OLUR. KARŞILIKLI DAYANIŞMA OLMAZSA TOPLUMLAR OLMAZ.( https://www.insanidegerler.org/200/INSANI--DEGERLER,-TOPLUMU-GUCLU-KILAN-YAPI-TASLARIDIR%E2%80%A6
Akdur, S. & Batıgün, A. D. (2017). Mizah Tarzları ile Kişilik Özellikleri, Kişilerarası İlişki Tarzları ve Psikolojik Sağlık Arasındaki İlişkiler. Türk Psikoloji Yazıları, 20(39), 1-10.
Batıgün, A. (2004). İntihar ile ilişkili bazı değişkenler: Öfke/Saldırganlık, dürtüsel davranışlar, problem çözme becerileri, yaşam sürdürme nedenleri. Kriz Dergisi, 12(2), 49- 61.
Batıgün, A. D. ve Büyükşahin, A. (2008). Aleksitimi: Psikolojik belirtiler ve bağlanma stilleri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 11(3)
Baymur, F. (1994). Genel psikoloji. İstanbul: İnkılâp Yayınevi
Erginsoy, D. (2010). Üniversite öğrencilerinin toplumsal ilgileri, bilişsel çarpıtmaları ve ilk anıları (Doctoral dissertation, Marmara Universitesi (Turkey).
Geçtan, E.( 2010).Psikanaliz ve sonrası. (14. Basım) İstanbul: Metis.
Graham, G., ve Lafollette, H. (1989). Person to person. Philadelphia: Temple University Press.
İmamoğlu,S.(2008) Genç Yetişkinlikte Kişilerarası İlişkilerin Cinsiyet, Cinsiyet Rolleri ve Yalnızlık Algısı Açısından İncelenmesi. Doktora Tezi
Kaya, A. (2010). Kişilerarası ilişkiler ve etkili iletişim. Pegem Akademi.
Martin, P. ve Thomas, G. (2000). Interpersonal relationships as a metaphor for human-nature relationships. Australian Journal of Outdoor Education, 5 (1), 39-45
Orehek, E., Forest, A. L. & Barbaro, N. (2018). A People-as-Means Approach to Interpersonal Relationships. Perspectives on Psychological Science, 13(3), 373-389.
Saymaz, İ. (2003). Üniversite öğrencilerinin kişilerarası ilişkileri ve bağlanma stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul
Soyer, M.(2003).Toplumsal ilgi ölçeğinin uyarlanması geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Türk
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 21, 29-34.
Şahin, N. H., Durak, A. ve Yasak, Y. (1994). Interpersonal Style, loneliness and depression. 23rd International Congress of Applied Psychology, July l7-22, Madrid, Spain
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.