SAĞ HEMİSFER HASARLARINDA GÖRÜLEN İLETİŞİM SORUNLARI
Paul Broca'nın 19. yüzyılın ikinci yarısındaki çalışmaları sonucunda sol hemisferin dil becerileri için baskın olduğu kabul edilmeye başlanmıştır. Sonraki yıllarda sol hemisferin bilişsel işlevler için baskın olduğuna, sağ hemisferin ise sadece algısal, motor belki zihinsel işlemlerden sorumlu olduğuna inanılmaktaydı (Maviş, 2004). Hughlings Jackson (1865) daha çok dilin duygusal sözceler gibi dilin otomatik yönleri ile ilgili olarak sağ hemisferin dilsel performansa katkısının olduğunu ilk dikkat çeken kişi olmuştur (Shields, ). Jackson 1874'te sol hemisferin dil yetisinden sorumlu olduğunu, sağ hemisferin ise görsel tanıma, ayrımlaştırma ve geri çağırmadan sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Ancak, uzun süre sağ hemisferin biliş ve zekaya katkısı ihmal edilmiştir (Maviş, 2004).
1960 yılından sonra ise, ikili (dichotic) dinleme, prozodi, dikkat çalışmaları ve özellikle korpus kallozumun epilepsi tedavisi amacıyla kesildiği hastalarda yapılan çalışmalar sonucunda, sağ serebral hemisferin kendine özgü işlevleri bulunmuştur (Gökçil ve ark., 1992; Özdeniz, 2001).
Dilbilimin gelişimi ve hem gelişimsel hem de edinilmiş dil bozuklarının klinik çalışmalarında uygulanması nöropsikoloji alanındaki gelişime eşlik etmiştir. Dilsel davranışın temel bileşenleri beynin değişik bölümlerindeki organizasyonlarında üstlendiği rollerle birlikte çalışılmıştır. İlgi, sentaks, semantik ve sonraları da pragmatik alanlarına yoğunlaşmıştır. Böylece beynin sözel olmayan kısmı olarak tanımlanan baskın olmayan sağ hemisferin rolüne yönelik ilgi gelişmiştir (Shields, ).
Ayrık- beyin araştırmaları çoğu birey için konuşma yeteneğinin sol hemisferde lokalize olduğunu doğrulamıştır. Ancak, Zaidel'in çalışması ayrık beyin hastalarının sağ hemisferlerinde dili anlama yeteneklerinin sağlıklı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sağ hemisferin belli sözcükleri özellikle nesne isimlerini anlamada önemli olduğunu ortaya koymuştur (Shields, ).
Klinik veriler dilin yeniden ediniminde sağ hemisferin de bir rolünün olduğunu ortaya koymuşlardır. Afazide bazı dil işlevlerinin iyileşmesinin sağ hemisfer sayende olduğu ve melodik entonasyon terapisinin başarılı olduğu gözlenmiştir. Çeşitli yazarlar yetişkinlerde ikinci dil ediniminde de sağ hemisferin rolu olduğunu ortaya koymuşlardır (Shields, ).
Günümüzde ise, iki serebral hemisferin birbirini tamamlayıcı, fakat çok farklı özelleşmeleri olduğu kabul görmektedir (McCarthy ve Warrington, 1990, Özdeniz, 2001).
Hemisferik özelleşme konusundaki kuramlar sol hemisferin dil ve nedenselliğe, sağ hemisferin müzik ve görsel işlemlerde özelleştiğini ileri sürmüştür. Yapılan araştırmalar sonucunda sol hemisferin rasyonel ve analitik, sağ hemisferin ise sezgisel ve holistik yetilerle ilgili olduğu bulunmuştur. İşitsel bilgi, sıralamaya duyarlıdır, bu yüzden sol hemisfer işitsel olaylardan daha fazla sorumludur. Görsel bilgi çoğunlukla çok boyutlu dizinler (resim, manzara, yüzler vb.) ile ilgilidir. Bu nedenle de sağ hemisfer görsel olaylarda daha fazla sorumluluk taşır (Maviş, 2004).
Genel olarak sol hemisferin dominant rolünün bulunduğu işlevler, dil işlevleri ve sözel bellektir. Sağ hemisferin dominant rolünün bulunduğu işlevler ise; dikkat, yapılandırma yetisi, görsel algısal yetiler, görsel mekansal yetiler, görsel bellek, dilin afektif yönünü oluşturma, müzik işlevleri ve duyguların ortaya konulabilmesidir (Özdeniz, 2001).
SAĞ HEMİSFER HASARLARINA TARİHSEL BAKIŞ
Hughlings Jackson (1865) algının sağ hemisferde yerleşmiş olabileceği olasılığı üzerinde durmuştur. 11 yıl sonra Jackson sağ posterior lobun görsel ideasyon ve düşünce için baskın olduğunu savunmuştur. Ancak ilk veriler 1930'larda visual-spatial yeteneklerde sağ hemisferin özelleşmiş rolleri olduğu yönündedir. Şimdilerde sağ hemisfer lezyonu olan bireylerde oryantasyon ve farkındalık bozuklukları, hemispatial dikkatsizlik ya da ihmal (neglect), çeşitli agnoziler ve bireyin kendi vücudundan doğrudan bilgi alamadığı bilinmektedir (Shields, ).
Sağ hemisfer lezyonları sonucunda ortaya çıkan yetersizlikler hemen göze çarpmamaktadır. Gardner (1975) sağ hemisfer lezyonuna maruz kalan hastalarda gramerin ve ses yapısının bozulmadığını ancak sözcük bilgisi ve dil aracılığıyla kendini ifade etme kapasitesi arasındaki ilişkinin hasarlandığını belirtmiştir. Myers 1978'de sağ hemisfer lezyonlu hastalarda nüansların kaybolduğunu gözlemlemişlerdir. Hastalar bağlamı göz ardı etmekte ve sözcükleri uygun olarak kullanmamaktadırlar. Myers bu hastaların bazı dil yetersizlikleri sergilediklerini ancak iletişim kurmada güçlük yaşamadıklarını belirtmiştir. Myers daha sonra bu hastaların konuşmasını çok, uygunsuz, ilişkisiz, literal ve tuhaf olarak tanımlamıştır. Ayrıca açık uçlu sorularda daha çok sorun yaşadıkları da bulguları arasındadır (Shields, ).
Gözlemlenen diğer iletişim sorunları ise düz bir entonasyon kullanımı, başkalarının prosodisini anlamada güçlüktür. Hastalar sözcükleri, hikayeleri anlatırken aşırı literal olma eğilimi gibi dil aracılığıyla iletişim kurmanın daha kavramsal yönlerinde zorluk yaşamaktadırlar. Duyguların algılanması, metaforlar ve mizah başarılı bir iletişim için hayati önem taşımaktadır ve bu algıların hasarlanması olayların temellini anlama yeteneğini etkileyecektir. Bazı sağ hemisfer lezyonu olan hastaların extra-dilsel özellikleri ya da iletişimin pragmatik yönlerini kullanmasında ve tepki vermesinde güçlük yaşamaları sürpriz olmamaktadır (Shields, ).
Hirst, LeDoux ve Stein (1984)'ın yaptığı bir çalışma sağ hemisfer lezyonlarında yalın ya da basmakalıp anlamların anlaşıldığını ancak bu basmakalıp anlamaların ne zaman kullanılacağına karar veremediklerini ortaya koymuşlardır (Shields, ).
Myers (1994)'a göre sağ hemisfer hasarlı hastaların sergiledikleri extra-linguistik, linguistik ve dilsel olmayan yetersizliklerin altında algı ve dikkat sorunları yatmaktadır. Love ve Webb (2001)'e göre ihmal, dikkatsizlik ve inkar (yadsıma) sağ hemisfer lezyonlarının üç ana özelliğidir. Ayrıca hastalar, yönetici işlevlerde de güçlük çekmektedirler. (Marshall ve ark, 1998) (McCaffrey, (1)).
SAĞ HEMİSFER HASARLARINDA GÖRÜLEN İLETİŞİM SORUNLARI
Dilsel Sorunlar
Hastalar kesinlikle iletişim kurmada güçlük yaşarlar. Bu hasar bir yetersizlikten bilgiyi tamamlayamamaya kadar değişiklik göstermektedir. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar kendi dilsel ya da dilsel olmayan mesajları yorumlayarak bağlama uygun olarak kullanamazlar. Hastalar önemli bilgiyi önemsiz bilgiden ayırmakta zorlanırlar (McCaffrey, (1)).
Literal Yorumlar
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar sadece dilin literal (düz) anlamlarını anlayabilirler. Bu nedenle hastalar çoğu şakayı, metaforu, ironiyi ve alaycı söylemleri anlamakta başarısız olurlar. Hastalar ayrıca dolaylı istekleri anlamakta da güçlük yaşamaktadırlar (McCaffrey, (1)).
İlişkili Bilgiyi Ayırma Sorunu
Sağ hemisfer hasarı olan hastaların iletişimdeki en büyük sorunları söyleme aşırı düşkün olmaları ve konuya uygun olmayan konuşma üretimleridir. Hastalar daha fazla sözcük üretim eğilimi içindedirler ancak üretimleri daha az bilgi içermektedir. Gereksiz ayrıntılara takılırlar, kendi deneyimlerini konunun içine katarlar (Maviş, 2004).
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar bir sohbeti dinlerken ya da okurken paylaşılmak istenen bilginin içerdiği temel düşünceyi ortaya çıkarmada başarısız olabilirler. Bu hastalarda önemli bilgiyi ilgisiz detaylardan ayırmada başarısızlık olarak ortaya çıkan, günlük dili anlama hasarı görülme ihtimali oldukça yüksektir (McCaffrey, (1)).
İşitsel Anlama Sorunları
Sağ hemisfer hasarı olan hastalar işitsel anlamada daha iyi performans gösterirler. Anlama, bir çok beceriye göre beyindeki organizasyonu daha geniş bir işlevdir. Bu organizasyondaki sağ hemisferin rolü, sözel olmayan seslerin (melodiler, hayvan sesleri vs.) anlaşılmasındadır. Sağ hemisferin duygusal ve müzikle olan ilgisi dil açısından sol hemisfere katkı sağlamaktadır (Maviş, 2004).
Pragmatik Sorunlar
Sağ hemisfer hasarı olan hastaların başlıca sorunu pragmatik bozukluklardır. Çoğu hasta konuşma sırasında göz kontağını sürdürmekten kaçınırlar, fazla konuşur ve sohbet ortağına bakmaz, gereksiz yere duraksamalar, konuyla ilgili olmayan yorumlar yapar. Karşılıklı konuşmayı sürdürme konusunda duyarlı değildir (Maviş, 2004).
Vücut Dilini ve Yüz İfadelerini Yorumlama Sorunu
Sohbet sırasında sağ hemisfer lezyonu olan hastalar iletişim kurdukları kişilerin duygu durumları ve gerçek niyetleri ile ilgili önemli ipuçlarını göz ardı etmektedirler. Bu vücut dilini ve yüz ifadelerini yorumlama yetersizliği, bilginin kişisel parçalarını yorumlamada bağlamı kullanmama ile ilgili olabilir. Yüz ifadelerini yorumlamadaki sorunlar ise söz konusu hastaların göz kontağını sürdürmemelerinden kaynaklanabilmektedir (McCaffrey, (1)). Sağ hemisfer hasarı olan hastaların duyguları yansıtan yüz ifadelerini ayırmada güçlük yaşadığı yönünde kanıtlar olduğu gibi yapılan bazı çalışmalarda da bu bulgunun tersi sonuçlara da rastlanılmıştır (Obler ve Gjerlow, 1999).
Tekdüzelik
Tüm dillerin bazı prozodik bileşenleri vardır. Örneğin, bazı diller soruları çeşitlendirmek için prozodi kullanır, Çince gibi bazı diller de tonu suprasegmental ayırıcı özellik olarak kullanırlar. Ton dillerinde yapılan araştırmalarda, sol hemisferin ton üretiminden sorumlu olduğu ve sol hemisfer hasarlarında da hastaların ton algısında sorun yaşadıkları bulunmuştur (McCaffrey, (1)). Ton dili olmayan dillerde vurgu ve entonasyon dilin gramerinde rol oynar. Dilsel entonasyonun standart yönleri sentaktik işlevlere hizmet eder ve bunun için sağ hemisfer baskındır. Gramatik olmayan prozodinin üretimi ve algısı ikili dinleme becerilerinde değerlendirilmiş ve sağ hemisferin baskınlığını ortaya koyan sol kulağın avantajı belirlenmiştir (Obler ve Gjerlow, 1999).
Sağ hemisfer lezyonu olan hastaların konuşmaları aprozodik ya da perde değişikliklerinden ve vurgudan yoksundur. Bazı hastalar robot benzeri konuşabilirler ve bundan dolayı duyguları aktarmada ve entonasyonu değiştirerek anlamlarda da değişiklik yapmakta başarısız olabilirler (McCaffrey, (1)).
Sohbet Kuralları ile İlgili Sorunlar
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar sıra alma, sohbeti başlatma ve bitirme gibi kuralları uygulamada başarısız olabilirler. Hastaların sohbette baskın olma eğilimleri vardır ve laf kalabalığı yaparlar. Ayrıca hastalar sohbet sırasında partnerlerinin ne bildiklerini ve neyi bilmeye gereksinimi olduklarını göz önünde bulundurmazlar (McCaffrey, (1)).
Impulsivity
Sağ hemisfer lezyonu olan hastaların yargıda bulunma ve problem çözme yetenekleri zayıf olabilir. Hastalar fiziksel olarak çok uzun süre gerçekleştiremeyecekleri becerileri yapma eğilimi içinde oldukları için sürekli denetim altında tutulmaya ihtiyaç duyarlar. Bu anosognozi ile ilgili olabilir. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar gerçek olmayan durumlar bile yaratabilirler. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar halüsinasyon görebilirler (McCaffrey, (1)).
Leksikon (Sözlükçe) ile İlgili Sorunlar
Split- brain hastalarının sağ hemisferdeki leksikal bilgi ile ilgili yapılan çalışmalar vardır. Eğer bir hastanın sol görsel alanına yazılı bir sözcük sunulursa, hasta sözcüğü sesli olarak söyleyemeyecektir. Yapılan başka bir çalışmada da 2 dakika içerisinde sağ hemisfer hasarı olan hastalar ve normal kontrol grubuna aynı semantik kategori içinde yer alan söyleyebildikleri kadar sözcük söylemeleri istenmiştir. Sonuçta sağ hemisfer hasarı olan hastalar kontrol grubundan çok daha az sayıda üretim gerçekleştirmişlerdir. Başka bir çalışmada da sağ hemisfer hasarı olan hastaların duyguları yansıtan sözcükleri kullanmada başarılı olamadıkları görülmüştür (Obler ve Gjerlow, 1999).
Sentaks (Sözdizim) ile İlgili Sorunlar
Sağ hemisfer hasarı olan hastaların cümleleri yapısal özelliklerini ayırmada normallerden daha az esnek oldukları belirtilmektedir (Obler ve Gjerlow, 1999).
Dilsel Olmayan Sorunlar
Yön ve Zamana Uyum Sağlama ile İlgili Sorunlar
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar genelde yere ve kişilere oryante olurlar. Çoğu hasta zamana karşı oryante değildir. Saati, günleri ve ayları söyleyemeyebilir. Aynı biçimde bu hastalar yönleri takip etmede de güçlük yaşamaktadırlar. Hastalar genel anlamda bulundukları yerleri bilebilirler (hastane gibi), ancak daha spesifik yerleri bulmada sorun yaşamaktadırlar (McCaffrey, (1)).
Sol İhmal (Neglect)
İhmali olan hastalar tabaklarının sol tarafındaki yiyecekleri yiyemezler, tümcelerin ortasından okumaya başlarlar. Hatta bazı hastalar kendi vücutlarını tanımlarken sol tarafı göz ardı etmektedirler. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar görerek çizmeye dayalı becerilerde sol taraftaki detaylarda zorluk yaşarlar. ihmalin şiddeti lezyonun büyüklüğüne ve hastanın durumuna bağlıdır (McCaffrey, (1)).
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar sol hemianopsia gibi görsel sorunlar da yaşamaktadırlar. İhmal ile beraber görülebileceği gibi tek başına da görülebilir. Tarama davranışı sol ihmal ile sol hemianopsia arasındaki ayırdetmede kullanılır. İhmali olmayan hemianopsisi olan bir hasta görsel alanının solundaki şeyleri görmede zorlanır. Ancak sol tarafı görmezden gelmez. Diğer yandan ihmali olan bir hasta görsel alanının sol tarafındaki şeylere bakmak için ya çok az çaba gösterecek ya da hiçbir çabası olmayacaktır. Sol hemisfer lezyonlarında sağ taraf ihmali nadiren görülebilir (McCaffrey, (1)).
Anasognozi
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar strok geçirdiklerini reddederler. Hastalar hemiplejilerinin olduğunun ya da bilişsel yetersizlikleri olduğunun farkında değillerdir. Anasognozi şiddetli inkar olarak açıklanabilir. Bu inkarın kaynağı duygusal değil bilişseldir. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar kendi durumlarını tam olarak anlayamadıkları için sol hemisfer lezyonu olan hastalara göre daha az depresif olurlar (McCaffrey, (1)).
Görsel-Uzamsal Sorunlar
Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar çoğu görsel uyaran tipini işlemlemede sorun yaşarlar. Bu problemler bilgiyi bütünleyemediklerinden dolayı ortaya çıkmaktadır. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalar şekil-zemin, görsel biçimleri hatırlama ve zihinsel rotasyon zorluğu yaşarlar. Sağ hemisfer lezyonu olan hastalarda Konstrüksiyonal apraksi de görülebilir. Hastaların çizimleri dağınık, parçalı ve görsel olarak organize olamamaktadırlar (McCaffrey, (1)).
Prosopagnozi
Prosopagnozi ve bildiği yüzleri tanıyamama sağ hemisfer lezyonu olan hastalarda en sık görülen görsel-uzamsal işlemleme yetersizliklerinden biridir. Prosopagnozili bir hasta tanıdıklarının göz ve saç rengi, burun tipi gibi yüzlerinin özelliklerini açıklayabilirler. Yetenekli bir hasta tanıdıklarının yüzlerini bile çizebilirler. Bu bozukluğu olan hastaların genel olarak sağ oksipital-temporal lobta lezyonları vardır. Renk agnozisi prosopagnozi ile birlikte görülebilir (McCaffrey, (1)).
KAYNAKÇA
Gökçil, Z., Tanrıdağ, O., Odabaşı, Z., Vural, O ve Yardım, M." Sağ Serebral
Hemisferin Dominant Fonksiyonlarının İncelenmesi", Nörolojik Bilimler Dergisi, C.9, No;1-2, 1992, s.3-7. (Aktaran: Özdeniz, 2001)
McCarthy, R.A. ve Warrington, E.K. Cognitive Neuropsychology, New York,
Academic Press 1990. (Aktaran: Özdeniz, 2001)
Maviş, İ. Sözün Bittiği Yer...AFAZİ. Anadolu Üniversitesi Yayınları; Eskişehir,
2004.
McCaffrey, P. Unit 13. Right Hemisphere Involvement: Symtoms and Diagnosis
(1)
McCaffrey, P. Unit 14. Right Hemisphere Involvement: Evaluation (2)
Obler, K. ve Gjerlow, K. Language and the brain. Cambridge University Press;
Edinburgh. (1999).
Özdeniz, E. Bir Grup Sağ Hemisfer ve Dikkat Testleri Performansına Yaş ve
Eğitim Değişkenlerinin Etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2001.
Shields, J. "Semantic-pragmatik disorder: A right hemipshere Syndrome?"
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.