09-10-2007 |

Konuşma Bozuklukları

İnsanlar arasında iletişimi sağlayan ve yalnızca insan türüne özgü olan en önemli araç konuşma eylemidir. Düşünceler ses denilen sembollere dönüştürülerek konuşma aracılığı ile iletilir. Bu beceri de vücutta uyumlu çalışan birçok sistemin kontrolü altındadır.

Konuşma davranışı ve temelde konuşmanın temel birimi olan sesin çıkarılması insan vücudundaki pek çok organı içeren karmaşık bir eylemdir. Sesin çıkarılmasında en önemli organ, boyundaki dil kökü ile nefes borusu arasında yer alan gırtlaktır. Gırtlağın iki görevi vardır. Hem solunum sırasında nefes borusuna hava dışında yabancı bir cisim girmesini önler, hem de ses çıkmasında temel organdır. Sesin çıkarıldığı asıl bölge solunum sistemidir. Bu sistem de diyafram, akciğerler ve nefes borusundan oluşur. Düşüncelerin ses sembolleri ile kurulu cümlelere dönüşümü ise ön beyin (Broka alanı), orta beyin, arka beyin,beyin sapı, beyincik, işitme merkezi, spinal kord, subkortikal beyaz cevher gibi daha üst düzeyde beyin bölgeleri tarafından kontrol edilir. Bütün bu bölgelerde yer alan kaslar ve bölgeler arasındaki

bağlantıyı kuran sinirler de önemli görevler üstlenirler.

Akciğerlerden dışarı bırakılan hava vücudu terk ederken gırtlaktaki ses tellerinden ve ağız

bölgesinden geçer; bu bölgelerin hareketine bağlı olarak biçimlenir ve ortaya çıkan tınlama ses olarak duyulur. Seslerin, ilgili beyin bölgelerinin kontrolünde bir araya gelmesi ise

konuşmayı ortaya çıkarır.

Konuşmanın Gelişimi

Konuşulan lisan özelliklerine bağlı olarak önemsiz farklar görülebilirse de konuşmanın

gelişim basamakları her çocukta aynıdır. Bir yaşına kadar olan döneme lisan öncesi dönem

de denir. Bu dönemde anlama becerisi ifade becerisinden daha hızlı gelişir. İlk 6 aylık

dönemde sese karşılık verme başlar, altı aydan sonra "seçici dinleme" gelişir, bazı sesler

seçilip diğerleri ihmal edilebilir. İlk 4 ay boyunca sesler giderek tepkiselden daha amaçlı hale gelir, sonraki aylarda bebeğin ses mekanizması üzerindeki kontrolü artar, seslerle oynama başlar.

8-12 aylık dönemde ilk anlamlı kelimeler duyulur.

1.5-2 yaş arası dönemde iki kelimeli aşama başlar ve cümle kurma becerisi gözlenir.

3- 4 yaşlar arasında hızlı bir gramer gelişimi varken,

4-6 yaşlar arasında kazanılan bütün beceriler pekişir.

2 yaşında iken seslendirmenin %50'si, 3 yaşında % 75'i, 4 yaşında % 95'i anlaşılır. İlk yılın

sonuna

kadar basit cümleler kavranabilir, 2 yaşında yaklaşık 25 kelime kullanılır ve basit emirler

anlaşılabilir.

3 yaşında karmaşık emirler, anlam grupları kavranabilir,

4 yaşında basit hikayeler anlatılır.

5 yaşında özetleme becerisi gözlenir ve gramer hataları oldukça azalmıştır. Çocuk 8 yaşına geldiğinde erişkinlere özgü gramer yapısı tamamlanmıştır.

Bu gelişim basamakları hem erkek hem de kız çocuklarda aynıdır; konuşma gelişiminin cinsiyet

farklılığı ile ilgisi yoktur. Belirtilen gelişim seyrini zamanında ve uygun olarak başaramayan veya çok geç başaran çocuğun konuşma becerisinde problem var demektir.

Konuşma Problemine Genel Bakış

Konuşma becerisi ilk yıllarda çok hızlı geliştiği için konuşma problemleriyle de en sık çocukluk

çağında karşılaşılır. Çocuğun konuşmasında sorun olup olmadığını farketmek için öncelikle gelişimini iyi izlemek ve bir aksaklık halinde kuşkulanmak gerekir. Aşağıdaki genel durumlar konuşmada sorun olduğunu düşündürür ve zaman geçirmeden yardım aranmalıdır:

1) Yaş, cinsiyet ve fiziksel gelişiminden beklenen düzeyde akıcı

ve anlaşılır konuşamama,

2) Konuşmanın zor duyulması ya da zor anlaşılması,

3) Kulağa hoş gelmeyen bir konuşma tarzının olması,

4) Ses tonu ve kelime vurgularında uygunsuzluk,

5) Sesleri tam ve uygun olarak çıkaramama,

6) Konuşmanın akıcılığında bozukluğun veya konuşmada

eksikliklerin olması,

7) Kelimeleri anlamına uygun ve yerinde kullanamama,

8) Daha önceden ulaşılan konuşma düzeyinde dikkati çekecek ölçüde gerilemenin olması,

9) İsteklerini konuşma yoluyla anlatamama, diyalog başlatmakta ve sürdürmekte başarısızlık,

10) İlk haftalarda çevreden gelen seslere, tepki vermeme, 8 nci aya kadar anlamsız ve bebeksi sesleri çıkaramama, ilk yılın sonuna kadar anlamlı kelimeleri söylemeye başlayamama,1.5 yaşına kadar iki kelimeyi bağlayamama ve 2 yaşına kadar anlamlı cümle kuramama, 3 yaşından sonra da sesleri uygun çıkarma, gramer becerisi ve kelime hazinesinin yaşıtlarının gerisinde kalması.

Konuşma Probleminin Değerlendirilmesi

Çocukta herhangi bir konuşma probleminin varlığından kuşkulandıktan sonra hemen bir

çocuk hekiminden, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanından veya çocuk gelişim

uzmanı(pedagog)ndan yardımı istenmeli, konuşma sorununun şiddeti ve eşlik eden başka

bozuklukların olup olmadığı araştırılmalıdır.

Değerlendirme basamakları şu şekilde özetlenebilir:

1) Öncelikle çocuğun çevresiyle olan sözel iletişimi değerlendirilir. Çocuğun gelişiminde sorun

olmayabilir ancak çevresiyle sözel iletişimi uyaran eksikliğine bağlı olarak desteklenmiyor olabilir,

gördüğü bakım ve ilgi yetersiz olabilir, önemli noktalarda konuşma gelişimini

aksatabilecek sıkıntılarla karşılaşmış olabilir. Bütün bu durumlar çocuğun doğal gelişimini

aksatabilecek sosyal engellerdir.

2) Takip ve tedaviyi yönlendirmek için çocuğun ne tür bir konuşma problemi

yaşadığının belirlenmesi gerekir. Konuşma hiç başlamamış olabilir, çok yavaş (geç) gelişiyor

olabilir, sesler uygun çıkmayabilir, konuşma akıcılığı bozuk olabilir, kelimelerin kullanımı

uygunsuz, cümle kuruluşları bozuk olabilir. Konuşma becerisi tam olsa bile düşünüleni ifade

etmekte, diyalog başlatmakta ve sürdürmekte beceriksizlik görülebilir.

3) Çocuk doğuştan veya sonradan ortaya çıkan bir nedenle hiç duymuyor veya az

duyuyor olabilir. Bu nedenle çocuğun işitme becerisi odyolojik ölçümlerle değerlendirilir ve

işitme sorunu varsa gerekli tedavi için yönlendirilir.

4) Konuşma dışı alanlarda da gelişiminin yaşa uygun olup olmadığına bakılmalıdır.

Bunun en iyi yolu da çocukla ilgili geniş bir özgeçmiş, gelişim ve aile öyküsü almak ve bütün

vücut sistemlerini içeren ayrıntılı bir fizik muayene yapmaktır. Unutulmamalı ki, konuşma

bozuklukları tek başına görülebildiği gibi başka gelişimsel ve sistemi hastalıkların bir parçası da

olabilir. Böyle durumlarda uygulanacak takip ve tedavi de değişir.

5) Çocuğun konuşma sorunları ve ilave sorunlar saptandıktan sonra uygun tedaviye

geçilir. Uygulanacak tedavi yöntemleri çok çeşitli olabilir. Problemin şiddetine göre öncelikli olarak ayaktan veya yatarak tedavi planlanır ve çocuğun gereksinimine göre ilaç tedavileri, cerrahi operasyonlar, yetersizliklerle başa çıkma eğitimi(özel eğitim), psikoterapiler denenebilir.

Konuşma Probleminin Tedavisi

Konuşma sorunlarının öncelikli tedavisi konuşma terapisidir. Eğer çocuk, yaşından beklenen

düzeyde akıcı ve uygun konuşmakta geç kalmışsa bir uzmana başvurmak için asla

beklenmemelidir. Çocuğun tedaviden göreceği yarar belirli koşullara bağlıdır:

1) Öncelikle konuşma için gerekli organ sistemlerinin sağlıklı ve uyumlu çalışması ön

koşuldur. İlgili beyin bölgeleri, solunum sistemi, gırtlak, ilgili kaslar ve sinirlerin yapısı ne kadar sağlam ise tedaviden de o kadar çok yarar görür. Bu bölgeleri etkileyebilecek bütün

hastalıklar konuşmanın farklı boyutlarını geçici veya kalıcı olarak bozabilir.

2) Tedaviye olabildiğince erken başlanmalıdır.Vücut gelişimi henüz büyüme aşamasında iken

tedaviye başlanırsa çocuğun kapasitesinden fazlası ile yararlanma şansı bulunur.

3) Tedavinin sağlayacağı yararın en önemli belirleyicisi çocuğun gelişme potansiyelidir. Bu

da çocuktaki problemlerin büyüklüğü ile ters orantılıdır. Hasar ne kadar yüksekse tedavinin ararı da o kadar azalır.

4) Anne-baba çocuğunun sınırlarını kabullenmeli ve tedaviden beklentileri de çocuğun

kapasitesi ve verilen destekle orantılı olmalıdır. Yüksek beklenti anne-babanın hayal kırıklığını

arttırır, düşük beklenti ise çocuğun kapasitesinin iyi desteklenmemesine yol açabilir.

5) Uygulanacak tedavilerin çocuğun ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmasına, gereken

sıklık ve yoğunlukta verilmesine dikkat edilmelidir. Kapasitenin altında uygulama yetersiz

kalacak, üzerinde yüklenme ise isteksizlik ve bıkkınlık yaratacaktır.

6) Konuşma bozukluğu gibi gelişimsel problemlerin tedavisi uzun sürelidir, çocuğun yoğun

çabasını ve anne-babanın aktif katılımını gerektirebilir. Bu durum anne-babanın da enerjisini tüketebilir. Gerektiği zaman psikolojik danışmanlık ve hatta psikiyatrik tedavi

desteği alınmalıdır.

Konuşma Bozukluklarının Bilinen Nedenleri

Çocuklarda konuşma problemi doğurabilecek belli başlı bozuklukları aşağıdaki

maddeler içinde özetleyebiliriz:

1) Konuşulanı anlamakta zorlukla karakterli "alıcı dil bozukluğu", anlama ve konuşma

sorunlarının birlikte gözlendiği "karışık dili anlama-sözel anlatım bozukluğu", sesleri

uygun çıkaramamayla karakterli "fonolojik bozukluk" ve konuşmada takılmalar, tekrarlarla

karakterli "kekemelik" ağırlıklı olarak konuşmanın bozulduğu durumlardır.

2) Dovvn sendromu, Prader-VVilli sendromu, frajil X sendromu gibi birçok genetik geçişli astalık ve fenilketonüri, Lesch-Nyhan hastalığı, galaktosemi gibi birçok metabolik hastalık

genellikle zeka geriliğine neden olarak ve bazen de konuşmayla ilgili organları doğrudan

etkileyerek çeşitli konuşma problemlerine yol açabilirler.

3) Nedeni açıklanamayan zeka gerilikleri ve gelişme gerilikleri de konuşmanın gelişiminde ve

etkili kullanımında engeldir.

4) Kas-iskelet-sinir sistemi hastalıkları: Serebral palsi, nörofibromatozis, muskuler

distrofi gibi genetik geçişli veya sonradan kazanılan pek çok hastalık solunum sistemini

doğrudan etkileyerek konuşmayı ileri derecede bozabilir.

5) Ağız, diş ve çene yapısını, solunum kaslarını etkileyebilecek yarık damak gibi

yapısal anormallikler, diyafram kusurları, diş oklüzyonları konuşmanın anlaşılmasını orlaştırabilir.

6) İşitmenin olmaması ya da zayıf olması konuşma becerisinin sağlıklı gelişimine engeldir.,

7) Gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, ilaç kullanımı, erken doğum, doğum güçlükleri çocuğun

konuşma gelişimini etkileyebilir.

8) Doğumdan sonra, ilk yıllarda ve özellikle konuşma açısından kritik yaşlarda yaşanan ve

konuşmayla ilgili bölgeleri etkileyebilecek hastalıklar (enfeksiyonlar, havaleler, kalp hastalıkları,

kazalar, zehirlenmeler, vs.) konuşmanın gelişimine engel oluşturabilir.

9) Otistik bozukluk ve diğer yaygın gelişim bozuklukları kendilerine özgü etişimkusurlar*nedeniyle konuşma bozukluğu nedenleri arasında özel bir yere sahiptir.

10) Seçici konuşmazlıkta yalnız iyi tanıdığı kişilerle konuşma, konversiyon bozukluğunda

ses kısılması veya konuşamama, istemli fısıldamada kısık sesle konuşmanın tercih edilmesi,

temaruzda bilinçli olarak konuşmama durumu söz konusudur.

11) Sosyoekonomik yetersizlikler, anne-babanın sağlık sorunları, çocuğun bakımında ihmal

derecesinde yetersizlikler, sözel uyaranların yoksunluğu çocuğun konuşma pratiği

yapabileceği ortamlar bulamaması anlamına gelir.

*** Uzm. TbpAtğm. Ahmet ÇEVİKASLAN Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Anabilim Dalı

http://www.aesd.com.tr/egitim.php?module=konusma

Yorumlar (1)

[ Üyelere Özel ] 23-10-2007 16:12:15

iyi güzel ama daha çok insanlar yada şöyle diyeyim aileler bu tarz konuşma bozukluğu olan çocuklarında daha çok ne yapacaklarını bilmiyorlar.Ve bukonuda ne yapılması gerektiğini bilmek isterler

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Beden Eğitimi Öğretmeni