26-09-2006 |

İndigo mu, Hiperaktif mi?

Yeni kuşak çocuklar, anne-babaları fena halde zorluyor. Kimine hiperaktif teşhisi konulurken, kimi aileler de, çocuklarının yeni çağın çocukları, indigo çocuklar olduğunu düşünüyor.

Eskiden yerinde duramayan çocuklar vardı, düz duvara tırmanır, oradan oraya atlar, iki dakika yerlerinde duramazlardı; biz de onlara yaramaz, haşarı çocuklar derdik. “ İnatları tutar,gözünüzün içine baka baka yapacaklarını yaparlar, dur duraktan anlamaz, bildiklerini okurlardı. Arkalarından oklavayla kovalanan, terlik fırlatılan çocuklar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de öyle bilmiş bilmiş konuşurlardı ki, apışıp kalırdınız. Ne kadar yaka silkilse de, içten içe sevilirler, yaramazlıkları zekalarına yorulurdu.

Gel zaman git zaman, bu haylaz çocukların anlatıldığı eski filmler, gündüz kuşağında yer almaya devam etmesine rağmen, bizler sınıfta huzuru bozan, rahat durmayan ve öğretmenleri tarafından zaptedilmeyen çocuklardan söz edildiğini duymaya başladık. Dikkatlerini toplayamıyorlar, dolayısıyla derslerinde de başarılı olamıyorlardı.

86’dan beri tartışılıyor

Yerinde duramayan, yaşından önce ya da geç konuşan, daha şimdiden bir birey olduğunun farkında olan, kuyruğa girmeye tahammül edemeyen bir çocuğunuz varsa, “ hiperaktif” teşhisi konabilir. Ama belki de çocuğunuz milenyumla beraber duymaya başladığımız bir “indigo’dur”

İndigo çocuk kavramı dünyada 1986 yılından beri tartışılmasına rağmen, ülkemizde son yıllarda duyulmaya başladı. Onlar olaylara farklı bakan, bebek muamelesinden hoşlanmayan ve körü körüne emirlere uymayı reddeden bir kuşak ve bu halleriyle çocukları kontrol altında tutan klasik eğitim anlayışına direniyorlar. İndigo çocukların bir kurala uymasını sağlamak imkansız değil, ama öncelikle onlara bunun nedenlerini birer birer açıklamanız gerekiyor.Çok küçük yaşlarda bile onlarla herşeyi konuşmak zorundasınız. Aksi takdirde sonuna kadar direniyorlar, hatta hırçınlaşıyorlar.

Bu çocuklara genellikle hiperaktif teşhisi konuluyor. Ama hiperaktif çocukların aksine indigo çocuklarda dikkat güçlüğüne ve öğrenme bozukluğuna rastlanmıyor.

Onlar sadece olaylara kendi bakış açılarından yaklaşıyorlar. Mercek altına alınan bir diğer konu da hiperaktif çocukların tedavisinde kullanılan ritalin adlı ilaç. Uzmanlar hiperaktiflik teşhisinin öyle kolay kolay konmadığını, onlarca test ardından tedaviye başlandığını iddia ediyor. İlacın karşıtlarıyla, Ritalin in sadece bir yara bandı işlevi gördüğünü, çocuğu daha sakin ve dengeli yaptığını, ama gerçekten büyümeyi ve ona eşlik eden bilgeliği ertelediğini iddia ediyor.

İndigo kavramı nasıl ortaya çıktı?

Kavramı ilk kez ortaya atan Nancy Ann Tappe oldu. 1982 yılında yazdığı “Yaşamımızı Renk Yoluyla Anlama “ kitabında indigo çocukların davranış kalıplarına yer verdi. Tappe’ye göre bu çocukların aurası çivit mavisiydi ve adlarını da buradan aldılar: İndigo çocuk

Ama kavramı dünya çapında duyuran, 1986 yılında yazılan “ İndigo çocuklar, yeni çocuklar adlı kitap oldu. Kitabın yazarları Lee Carol ve Jan Tober’a göre indigo çocuk bir dizi olağandışı psikolojik nitelik sergileyen, daha önce belgelenmemiş bir davranış biçimi gösterip, özel muamele gerektiren ve klasik eğitim düzenini yıkmayı amaçladıklarına inanılan çocuklar. ”İndigo çocukların 21.yüzyılı kurtarabileceklerini savunuyorlar, ancak bu iddia özellikle bilim çevrelerince kuşkuyla karşılanıyor.

Ülkemizde indigo çocukların adını duyuranların başında yer alan, Bebeğim Kreş'in sahibi, 19 yıldır çocuklarla iç içe yaşayanAyla Özaygen çok daha insancıl bir yaklaşım sergiliyor. “Çıkış noktam asla auralarının rengi ya da dünyayı kurtarıp, kurtaramayacakları olmadı. Benim geldiğim nokta hep şu; Bunlar çocuk, bizim evlatlarımız. Öncelikle buradan bakmalıyız.“ Mistik çocuklar söyleminin 2000 yılından beri sürdüğünü ve artık çok sıkıldıklarını; bu çocukların tanrısal, olağanüstü ruhsal ya da tekamülde en üst basamakta olmadıklarını ifade ediyor. Peki o zaman kimdir İndigo Çocuklar?“ Hani zamaneçocukları vardı ya” diyor Özaygen, “işte bunlar da bu çağın, 2000'li yılların çocukları ... Vasıfları bu yüzyıla uygun çocuklar.”

Kendisi de bir indigo çocuk annesi olan Özaygen’e göre indigo sürekli kendinizle yüzleşmenizi sağlar. Asla zavallı, çaresiz ve yardıma muhtaç bebekler olmazlar. Açık bir yerinizi yakaladıklarında ki bunda da çok başarılıdırlar. Sizi bununla yüzleşmeye zorlarlar. Üstünü kapattığınız, halının altına süpürdüğünüz ne varsa, iki de bir halıyı kaldırıp, bak burada ne var derler. Bunu da biraz sert yaparlar, aslında açık ve nettirler, ama bu açıklık ve direk hedefe yöneliyorlar. Spiritüel açıdan baktığınızda kanalları çok açık. Çok çabuk hissedip, çok çabuk öğreniyorlar. Birçoğu doğru ortamdaysa pek çok şeyi çok güzel yapıyor.

İndigolar diğer çocuklardan daha mı zeki?

Özaygen neye ve kime göre zeki diye sormaktan kendini alamadığını ifade ederek zamanında bugün dahi olarak kabul edilen insanların bir kısmının çocukluklarında okula gitmemiş veya okuldan kovulmuş olduklarını hatırlatıyor. İndigo kabul edilen çocukların duygusal zekalarının güçlü olduğu ise genel bir kanı, ayrıca sosyal ilişkileri de bir hayli canlı. Evde ve okulda işleri yapmanın daha iyi yollarını gördüklerinden, herhangi bir sisteme uyum sağlayamayan, “sistem yıkıcılar “ olarak görülüyorlar. Bu nedenle onlara hiperaktif tanısının konmasına şiddetle karşı çıkanlar, Ritalin kullanımının son yıllarda artmasına rağmen iyileştirmediğini, sorunları sadece ertelediğini düşünüyorlar. Yapılan araştırmalar da ilacın çocukların uyuşturucuya yatkınlıklarını arttırdığını gösteriyor. İlaç kimi ülkelerde yasaklanmış durumda.

İndigo çocukların hiperaktif çocuklardan ayrılan tarafları var. Ayla Özaygen'e göre anne babalar çocuğum en pahalı okullara gitsin, bütün gün orada verilen dersleri ezberlesin, en iyi yerlere gelsin ve eğer bunları yapmıyorsa gerekirse ilaç kullanacağı bir tedaviye girsin diye düşünüyor. “Bu çocukları anlamak istemedikleri sürece bunlar yaşanacak. Ama bir de gerçekten hiperaktif çocuklar var. Onlar asla konsantre olmazlar. Ama bunu bilinçli yapmazlar. İndigolarsa yaptıklarını bilinçli yaparlar. Çok zorlandıklarında kafalarını duvarlara vurup gelenler var” diyor. Ama onlar çok çabuk düzeliyormuş. Gerçekten hiperaktif bile olsa ilaç kullanımını onaylamayan Özaygen, kreşinde reiki, yoga, ayurveda gibi alternatif yöntemleri tercih ediyor. Sonuçta tıp doktoru olmadığını, ama kreşteki 20 yıllık tecrübesiyle alternatif tıp kullanarak çok büyük aşama kaydettiklerini belirtiyor. Ona göre en azından, ilaç tedavisinden önce bu yollar denenmeli: “Doğru beslenme, doğal yaşam, çocuğu toprakla ve yeşille buluşturmak ve enerjiyle ilgili herşeyi yapmak ve sonra o çocuğa yeniden bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bence çocuğunuz bu çalışmaya değer.” Sonuçta indigolarında da bütün çocuklar gibi sevilmeye ihtiyaçları var, indigo olsun ya da olmasın, bütün çocukların sevildikleri kadar sayılmaya.....

Anne & Trend

Kaynak: http://www.maksimum.com

Yorumlar (1)

[ Üyelere Özel ] 04-05-2007 23:42:16

harika

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.