Davranışçı Yaklaşıma Gelen Eleştiriler

- Davranışçı yaklaşımı benimseyen psikologlar davranışlarımızı öncülerin şekillendirdiğini yani bireyin olumlu pekiştireç beklentisi içinde olduğunu savunmuşlardır ve bu beklentiye de önceki deneyimlerimizin kaynak oluşturduğunu belirtmişlerdir. Bu anlamda pekiştireç beklentisi olmayan bireylerde davranışçı yaklaşımın etkili olmayacağı düşünülmektedir. Davranışçı yaklaşımı benimseyen psikologlar ise bu durumu pekiştireç kullanımıyla ilgili özellikleri anlatarak savunmaktadırlar.
- Davranışçı teorisyenlere göre bir davranışı ya da aile içerisinde modellen takli ve öğrenme ya da toplumsal yapı içerisinde sosyal öğrenme şeklinde ortaya çıkar. Bir çok davranışımız deneme-yanılma yoluyla ediniliş davranış şeklidir. Bir çocuğu da sorgulanmadan deneme-yanılmaya tabi tutulmadan diğer bireyleri gözlemleyerek edinilmiş davranış kalıplarıdır. Bu görüşü benimseyen davranışçı yaklaşıma burada gelen eleştiri peki gözlem ve deneme-yanılma becerisine sahip olmayan bir bireyin davranışları nasıl şekillenecek. Örneğin birey zihinsel engelliyse ya da görme engelliyle bu bireylerin davranışları nasıl şekillenecek. Bu benimsiye göre bu tür bireylere davranış kazandırılamamaktadır. Burada ise davranışçı yaklaşım bu tür bireylerin davranışları, olumlu pekiştirme, söndürme, alıştırma, girişkenlik eğitimi, pekiştireçler, duyarsızlaştırma gibi ilkelerle şekillenebileceğini savunmaktadırlar.
- Davranışçı yaklaşıma gelen bir diğer eleştiri de bilinaçaltı, dürtü, motivasyon gibi durumları incelemede, yorumlamada yetersiz kaldığı yönündedir. Davranışçı yaklaşım ise bu durumda bu özelliklere yönelik olarak bireyin ortaya çıkan davranışlarını gözlenebilir ölçülebilir ifadelerle betimlemek ve bu durumlara yönelik pekiştirme ve söndürme çalışmaları ile şekillendirmek olasıdır derler. Yani bilinç altı çatışması olan bir birey olumsuz davranış sergilerse davranış değiştirme tekniklerine bağlı olarak davranışı kontrol altına alınabilir ya da değiştirilebilir derler.
- Davranışçı yaklaşıma gelen bir başka eleştiri de içebakıştır. İçebakış bir uyaranın (örneğin ,çakan bir ışık)yol açtığı anlık duygusal izlenimlerin kaydedilmesinden duygusal deneyimlerin (örneğin, psikoterapi sırasında) uzun süreli araştırılmasına uzanan geniş bir yelpazeye sahiptir. Tanımlanan bu iki tür içebakış her ne kadar bir birine benzemiyor gibi görünse de bunları diğer bilimsel alanlardaki gözlemlerden ayıran özel bir ortak nitelikleri vardır. Doğal bilimlerle ilgili bir gözlemi nitelikli herhangi bir bilim adamı tekrarlaya bilirken içebakış yöntemiyle elde eden bir gözlemi yalnızca bir gözlemci bildirebilir. Watson içebakışın gereksiz bir yaklaşım olduğunu düşünüyordu. Ona göre psikoloji bir bilim olacaksa verilerinin gözlemlenebilir ve ölçülebilir olması gerekiyordu. İçebakış yöntemiyle kişinin algı ve duygularını yalnızca kendi gözlemleye bilir oysa bir kimsenin davranışları başkalarınca gözlemlenebilmektedir. Watson psikolojinin yalnızca insanlarının ne yaptıklarını davranışlarını inceleyerek nesnel bir haline getirilmesinin mümkün olabileceği görüşü savunmuştur.
- Öğrenmeyi uyaran-tepki bağı ile açıklayan ve öğrenciyi kontrol ede bilecek şekillendirebilecek birer mekanizma gibi gören davranışçı yaklaşım öğretmeni “bilgiyi aktaran” öğrenciyi ise “bilgiyi alan” kişi olarak tanımlar. Öğretme-öğrenme sürecinin temelinde öğretmen vardır. Ancak öğretmen merkezli yaklaşım öğrencileri ezbere yöneltmekte, eleştirel düşünen ve karşılaştığı problemleri çözebilen bireyler yetiştirmede başarılı olamamaktadır eleştirisi son günlerde önemli bir şekilde dillendirilmektedir. Davranışçı yaklaşım psikologları ise bu duruma ise bilişsel yeti gerektiren durumların ürünlerine verilebilecek ödül ve pekiştireçlerin bu yetiyi bireylere kazandıracağını belirtmektedirler.
abdullah demir
özel eğitim uzmanı
a. demir
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.